Her Müslümanın, Allah'ın bütün kemâl sıfatlarına sahip, noksan sıfatların hepsinden
de uzak olduğuna inanması farzdır.
(Sıfatların üzerine gelip bir kere tıklatarak anlamını öğrenebilirsiniz...)
TENZİHİ ve Selbi Sıfatlar
Vücûd
Kıdem
Beka
Muhalefetün lil-havâdis
Kıyam Bi-nefsihî
Vahdaniyet
ZÂTÎ ve SÜBÛTÎ SIFATLAR
Hayât
İlim
İrâde
Kudret
Tekvin
Sem' ve Basar
Kelâm
Vücûd - Sayfa Başı
Bu sıfat, Allah Teâlâ'nın vâr olduğunu ifâde eder. Allah Teâlâ'nın varlığı başka
bir varlığa bağlı olmayıp, zâtının îcabıdır. Yani vücûdu, zâtıyla kaimdir ve zâtının
vâcib bir sıfatıdır. Bu sebeble Hak Teâlâ'ya Vâcibü'l-Vücûd denilmiştir. Bâzı Kelâm
âlimleri, Vücûd sıfatına, sıfat-ı nefsiyye adını vermişlerdir. Vücûd'un zıddı olan
adem (yok olma) Allah Teâlâ hakkında muhaldir. Allah'ın yok olduğunu iddiâ etmek,
kâinatı ve içindeki varlıkları inkâr etmeyi gerektirir. Çünkü her şey'i yaratan
ve vâr eden O'dur.
Kıdem - Sayfa Başı
Kıdem, Allah Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmaması demektir. Allah Teâlâ kadîmdir,
ezelîdir. Yani önce yok iken sonradan vâr olmuş değildir. Geçmişe doğru ne kadar
gidilirse gidilsin, Cenâb-ı Hakk'ın vâr olmadığı bir an, bir zaman, tasavvur edilemez.
Aslında zaman ve mekânı yaratan da O'dur. Allah Teâlâ zaman ve mekân kayıtlarından
münezzeh, ezelî ve kadîm bir Zât-ı Zülcelâldir. Kıdem'in zıddı olan hudûs (sonradan
olma, belli bir zamanda yaratılma) Allah Teâlâ hakkında muhaldir.
Beka - Sayfa Başı
Beka, Allah Teâlâ'nın varlığının sonu olmaması, daima var bulunması demektir. Allah
Teâlâ'nın varlığının başlangıcı olmadığı gibi, sonu ve nihayeti de yoktur. O hem
kadîm ve ezelî, hem de bâki ve ebedîdir. Zâten kıdemi sâbit olan bir varlığın, bekası
da vâcib olur. Beka'nın zıddı fena, yani, bir sonu olmaktır. Bu ise, Allah Teâlâ
hakkında muhaldir.
Muhafeletün lil-Havâdis - Sayfa Başı
Allah'ın, sonradan vücud bulan varlıklara benzememesi demektir. Allah Teâlâ ne zâtında,
ne de sıfatlarında kendi yarattığı varlıklara benzemez. Biz Allah'ı nasıl düşünürsek
düşünelim, O, hâtır ve hayâlimize gelenlerin hepsinden başkadır. Çünkü hâtıra gelenlerin
hepsi hâdis, yani, sonradan yaratılmış, yok iken vâr edilmiş şeylerdir. Allah Teâlâ
ise, vücûdu vâcib, kadîm ve bâkî, her şeyden müstağnî, her türlü noksandan uzak,
bütün kemâl sıfatlara sahip olan İlâhî ve mukaddes bir zâtdır. Şübhe yok ki, böyle
yüce bir Zât, önce yok iken sonra vâr olan, bil'âhare tekrar zeval bulan varlıklara
benzemez. Nitekim Cenâb-ı Hak kendi zâtını Kur'ân-ı Kerîm'de: arapça var. "Onun
"Hak Teâlâ'nın) benzeri yoktur. O, her şey'i işitici ve görücüdür" (Şûra
11) sözleriyle tavsif etmiştir. Peygamber Efendimiz de (asm) bu mânayı te'yiden:
"Her ne ki senin aklına geliyor, işte Allah Teâlâ onun gayrısıdır" buyurmuştur.
Kıyam Bi-nefsihî - Sayfa
Başı
Allah Teâlâ'nın, başka bir varlığa ve hiçbir mekâna muhtaç olmadan zâtı ile kaim
olması demektir. Mevcudatın hepsi, sonradan vücuda gelmiştir. Bu sebeble de bir
Yaradana ve bir mekâna muhtaçdırlar. Buna mukabil her şeyin yaratıcısı olan Allah
Teâlâ'nın vücûdu, zâtının gereğidir ve varlığı hiçbir şey'e muhtaç değildir. Şayet
Allah da vâr olabilmek için başka bir varlığa muhtaç olsa idi, O da mahlûk olur
ve her şey'in Hâlikı ve başlangıcı olmazdı. Halbuki O, her şey'in Hâlikı ve yaratıcısıdır.
O'ndan başka her şey mahlûktur. Hâlık ise, mahlûkuna asla muhtaç olmaz.
Vahdaniyet -
Sayfa Başı
Vahdaniyet, Allah'ın bir olması demektir. Vahdaniyet, Allah Teâlâ'nın kemal sıfatlarının
en önemlisidir. Çünkü bu sıfat, Allah Teâlâ'nın zâtında, sıfatlarında, fiillerinde
bir olduğunu; saltanat ve icraatında ortaksız bulunduğunu ifade etmektedir.
ZÂTÎ ve SÜBÛTÎ SIFATLAR
Hayât - Sayfa Başı
Cenâb-ı Hakk'ın hayat sâhibi olması, hayat sıfatiyle muttasıf bulunması demektir.
Cenâb-ı Hak hakkında vâcib olan bu sıfat, mahlûkatta görülen ve maddenin ruh ile
birleşmesinden doğan geçici ve maddî bir hayat olmayıp ezelî ve ebedîdir. Bütün
hayatların kaynağı olan hakikî hayattır. Hayat sıfatı, İlim, İrâde, Kudret gibi
kemâl sıfatlariyle yakından ilgilidir. Bu sıfatların sâhibi bir zâtın, hayat sâhibi
olması zarurîdir. Çünkü ölü bir varlığın ilim, irade ve kudret gibi kemâlâtın sâhibi
olacağı düşünülemez. Bunun içindir ki, hayat sıfatını, Cenâb-ı Hakk'ın ilim, irade
ve kudret gibi sıfatlarla vasıflanmasını sağlayan ezelî bir sıfattır, diye târif
etmişlerdir. Hayat sıfatının zıddı memât, yani, ölü olmaktır. Bu ise Allah hakkında
muhaldir.
İlim - Sayfa Başı
Allah Teâlâ'nın her şey'i bilmesi, ilminin her şey'i kuşatması demektir. Bu âlemi
en güzel şekilde, en mükemmel bir nizâm üzere yaratan ve onu idare eden Zât-ı Akdes'in,
yarattığı varlığı en ince teferruatına kadar bilmesi gerekir. Zira hakikatı, faydası,
lüzum ve hikmeti bilinmeyen bir şey, nasıl yaratılabilir? O halde yaratıcının bir
şey'i yaratabilmesi için, evvelâ ilim sâhibi olması, sonra o ilmin icablarına göre
yaratması şarttır. Bundan başka, îman ve sâlih amel sâhiplerini mükâfatlandırmak,
isyan eden ve kötü yolda olanları da cezalandırmak, ancak bu kimselerin yaptıklarını
bütün teferruatı ile bilmekle mümkündür. İlmin zıddı cehil, gaflet ve unutkanlıktır.
Bütün bunlar Hak Teâlâ hakkında muhaldir.
İrâde - Sayfa Başı
Allah'ın bir şey'in şöyle olup da böyle olmamasını dilemesi; her şey'i dilediği
gibi tayin ve tesbit etmesi demektir. Allah Teâlâ kâmil bir irâde sahibidir. Bu
kâinatı ezelî olan irâdesine uygun olarak yaratımştır. Bu kâinatta olmuş ve olacak
her şey Allah'ın dilemesi ve irâde etmesiyle olmuş veya olacaktır. O'nun her dilediği
mutlaka olur, dilemediği de asla vücûd bulmaz. Bu hususta Kur'an'da:
"Allah dilediğini yaratır. Bir işe hükmederse (yani onu dilerse) ona ancak 'ol' der, o da oluverir" (Âl-i İmrân, 47) buyrulur.
Hadîs-i şerîfte de: "Allah'ın dilediği oldu, dilemediği de olmadı" denilmiştir. İrâde sıfatından başka meşîet adında müstakil bir sıfat yoktur.
Kudret - Sayfa Başı
Kudret, Hak Teâlâ'nın varlıklar üzerinde irâde ve ilmine uygun olarak te'sir ve
tasarruf etmesi, her şey'i yapmağa ve yaratmaya gücü yetmesi demektir. Allah Teâlâ'nın
sonsuz bir kudret sahibi olduğuna ve her şey'e kadir bulunduğuna, görmekte olduğumuz
şu kâinat ve ihtiva ettiği güzellik ve şaşmaz nizam en büyük delildir.
Tekvin - Sayfa Başı
Tekvin; îcad ve yaratma demektir. Tekvin'i mâdum (yok) olan bir şey'i yokluktan
çıkarmak, vücûda getirmek diye îzah etmişlerdir. Tekvin, Ehl-i Sünnet'in iki hak
itikadî mezhebinden biri olan Mâtüridîlere göre, ilim, irade ve kudret sıfatından
ayrı bir sıfattır. Yine Mâtüridîlere göre, Hak Teâlâ'nın yaratmak, rızık ve nimet
vermek, azâb vermek, diriltmek, öldürmek gibi bütün fiilleri, tekvin sıfatına râcidir.
Onun eser ve tecellîsi sayılır. Bunlara sıfat-ı fi'liyye (fiilî sıfatlar) da denilir.
Kudret ve tekvin, birer kemal sıfatı olup zıdları olan acz, Allah hakkında muhaldir.
Eş'arîlere göre ise: Allah'ın tekvin sıfatı diye ayrı, müstakil bir sıfatı yoktur.
Tekvin, kudret sıfatının makdûrata (yaratılması takdîr edilmiş şeylere) yaratma
ânında taallûkundan ibarettir. Yani tekvin, kudret sıfatı içinde itibarî bir vasıf
olmaktadır. Allah Teâlâ'ya Mükevvin isminin verilmesi, O'na, kudret sıfatından ayrı,
Tekvin adında bir sıfatın isnâd edilmesini gerektirmez. İcad etmek, yaratmak, bilfiil
vücuda getirmek, Hak Teâlâ'nın Kudret sıfatıyla olur. Mâtüridîler Tekvin sıfatını
Kudret sıfatından ayrı bir sıfat kabûl ettiklerinden, zâtî ve sübûtî sıfatları 8
olarak sayarlar. Eş'arîlere göre ise bu sıfatlar 7'dir (Sıfât-ı Seb'a).
Sem've Basar - Sayfa Başı
Allah'ın her şey'i işitip, her işi görmesi demektir. Sem' ve basar sıfatları da
Allah'ın ezelî ve ebedî kemâl sıfatlarındandır. Allah'ın işitip görmesine, uzaklık
- yakınlık, gizlilik - açıklık, karanlık - aydınlık gibi mefhumlar bir engel teşkil
edemezler. O, içimizdeki fısıltıları, kalbden ve gönülden yaptığımız duaları işitir.
Hikmetine uygun şekilde karşılık verir. Hak Teâlâ'nın Semî' ve Basîr, yani, her
şey'i en iyi işitici ve en iyi görücü olduğu, Kur'ân-ı Kerîm'de defalarca zikredilmiştir.
Sem' ve Basar sıfatları birer kemâl sıfatı olduğundan, zıdları olan a'mâlık (görmemek)
ve sağırlık (işitmemek) Zât-ı Bârî hakkında muhal olan noksan vasıflardandır.
Kelâm - Sayfa Başı
Allah Teâlâ'nın harfe ve sese muhtaç olmadan konuşması demektir. Allah Teâlâ'nın
kelâm, yani, söyleme, konuşma sıfatı vardır. Bu sıfat ezelî ve ebedîdir. Bu sebeble
Allah'a Mütekellim denilir. Kur'ân-ı Kerîm'e de Kelâmullah tabir edilir. Allah'ın
peygamberlerine bildirdiği vahiyler, onlara verdiği İlâhî kitablar, mahlûkatına
gönderdiği ilhamlar, hep O'nun Kelâm sıfatının bir tecellîsidir.